Saltanat ve hilafetçiler, eski meşrutiyet yönetiminde ısrar ederken, yenici güçler savaş alanlarında olduğu kadar masa başında ve gazete sayfalarında ileri, daha ileri alanların ön deri oluyorlardı
Eski dönemlerin övücüleri, statik ve hatalı bir yol izlerken yeni bir dönem isteyen asrilesme taraftarları. köhne kurumların sökülüp atılmasını istiyordu.
Cephelerde kan ve can pahasına süren savaş, içte fikir alanında yeni dönemin, yeni devlet şeklinin sancılarını çekiyordu
Bu kitapta, bunu açıkça göreceksiniz.
Gerek kadro olarak, gerekse etkili alan bulmada, batıcıların güçlü ve siyasi etkinliğe sahip oldukları, kurtuluş ve kuruluşun ardından da ha iyi görülmüş, muhalif bir rol üstlenenler kaybetmişlerdir. Ağır suçlamalar, dengesiz atmalar öyle boyutlar kazanmış ki, aynı ülkenin insanları, okumuş-yazmış takımı İstanbul-Ankara ayırımında yer almışlardı...
Görülen o ki, Ankara kazanmış, İstanbul ise açık ve tarihi bir şehir olarak kendini tarihe mal etmiştir
Artık makam-ı hilåfet olan İstanbul, tarihi özelliğe gömülmüş, Ankara ise yeni ve taze bir Başkent olarak, Cumhuriyet'in sembolü ol muştur.
Bu kitaptaki yorumsuz belgeler bunun canlı birer delilidir...
Sayfalar yorgun ama temiz ve kalem müdahalesi bulunmamaktadır